Elif SONZAMANCI
İnsanlar baskı ve zulmün karşısında korunmak, aynı zamanda eserleri yaymak için ünlü Türk sanatçılarının kasetlerinin içine doldururlardı. Örneğin, Zeki Müren’in kasetinin içine Koma Berxwedan’ı kopyalayıp, bu çalışmaları halka ulaştırıyorlardı.
Müzik,
Kürtler için sanatsal bir formdan öte kendini ifade biçimi olarak
değerlendirilecek bir alandır. Yazıya dökül(e)meyen ne varsa müzikte
ifadesini bulmuş, nesillere bir toplumun kültürel hafızası bu yöntemle
aktarılabilmiştir. Bu nedenle müzik konusu Kürtler mevzubahis olduğunda
farklı bir tanıma ihtiyaç duyar. Kürt müziğinde ise politik müzik
başlığında Koma Berxwedan’ı özel bir yerde değerlendirmemiz gerekiyor.
Kürt Özgürlük Mücadelesi’nin doğuşuna paralel olarak 1980’li yılların
başlarında Avrupa’da kurulan ve ‘kom’ geleneğine kattığı yeni formla
politik Kürt Müziği tarihinde önemli bir yere sahiptir Koma Berxwedan.
Kürt mücadelesinin propaganda argümanları dışında, geleneksel Kürt
müziğinin değerlerine de sadık kalan grup, sadece müziğin değil, aynı
zamanda birçok değerlerin öğrenildiği, öğretildiği bir okul olma
misyonuna da sahipti. Fakat 90’lı yılların sonlarına doğru yarattığı
mücadele ruhunun etkileri zayıflamıştır. Bir zamanlar önemli ve büyük
dalgalar yaratan Koma Berxwedan’ın en eski üyelerinden sanatçı Seyîdxan
ve Xelîl Xemgîn ile grubun kuruluş yıllarını, katkı sunduğu direniş
ruhunu ve bugününü konuştuk.
Koma
Berxwedan hangi dönem şartları altında kuruldu? Öyle ki gerek sanatsal,
gerek politik yönüyle Kürt Müzik tarihinde önemli bir yere sahip...
Seyîdxan: Koma
Berxwedan’ın oluşumunu tetikleyen nedenler, Kürt gerçekliği ile
bağlantılı bir meseledir. Halkı yok edilme aşamasına getirilmiş, bütün
değerleri yasaklanmış, sömürge statüsüne sahip bir meseleydi. Bu
gerçeklikten ortaya çıkan Kürt Özgürlük Hareketi, Kürt meselesini
gündemleştirdi. Bu zor koşullarda Kürdün tekrardan dirilişine temel
oluşturdu. Mücadelenin sesi Kürdistan ile sınırlı kalmadı. 80’ler
sonrası faşist cuntanın iktidara gelmesi ile birlikte, binlerce insan
zindanlara konularak, işkencelerden geçirildi. Baskılardan ötürü birçok
insan yerinden yurdundan edildi, metropollere sürgün yaşandı. Aynı
zamanda birçok insan Avrupa’da da sürgün hayatı yaşadı. Burada hatırı
sayılır bir politik kitle oluştu.
80-81
direnişi ile birlikte tekrar ülkeye dönüş, Diyarbakır zindanlarındaki
devrimcilerin sergilediği direniş de büyük bir etki yarattı.
Mazlumların, Kemallerin, Hayrilerin direnişi çok farklı bir etki
yarattı. Kürt hareketi siyasal, askeri alanda bir mücadele yürütüyordu.
Mücadelenin önemli bir ayağı da kültürel ve sanatsal çalışmalardı.
Mücadelenin kazanımlarını aktarmak, bu anlamda çok önemli bir basamaktı.
Asimilasyon politikasından, dejenerasyondan, inkardan insanları
haberdar etmek, sanat üzeri onlara ulaşmak, en azından özünü bulmada
yardımcı olacak, ihtiyacı hissedilen bir araç olarak gündemleşti. Siyasi
kaynaklardan beslenip kitlelere ulaştırma hedef alındı. Sanat
çalışmalarının başlatılmasında bu temel nedendi aslında. Koma Berxwedan
bu zemin üzerinde kuruldu.
Ülkeden
uzak olunmasına rağmen devrimci sanatçılar bir araya gelerek, Sefkan ve
Mizgin arkadaş gibi değerli insanların öncülüğünde bir start verildi.
Öncesinde de yerel alanda, bireyler üzerinde geliştirilen bir müzik
çalışması vardı, fakat örgütlü değildi. Koma Berxwedan’ın 1982’de ismi
belirlendi. Hunerkom’un kurulması ile birlikte ise resmi bir kimlik
kazanan Koma Berxwedan, ismini Diyarbakır zindanı direnişinden alıyor.
Xelîl Xemgîn: Kürdistan’ın
dört parçasında yürütülen mücadele sözkonusuydu. Kürt mücadelesi PKK
ile ortaya çıkmadı ama PKK, Kürt mücadelesinde önemli bir dönemeçtir.
Ben Rojava kökenliyim. 1978’de Kürt mücadelesini tanıdım. Apocu grubun
yarattığı etki bize kadar ulaşıyordu. Çok gençtik ve etkileniyorduk.
Değişik bir siyasi dili, yeni bir tarzı vardı. Biz de o dönemlerde hep
bir arayış içerisindeydik. Suudi Arabistan’da işçi olarak çalıştığım
süreçte Kürt mücadelesini daha iyi tanıdım. PKK ideolojisinin
Kürdistan’ın dört parçasında birçok alanı etkilerken, sanatı
etkilememesi düşünülemez. Gelinen aşamada söz ve müziğin oluşumunda bu
ideolojinin büyük katkısı vardı. Şunu da hatırlatayım; Koma
Berxwedan’dan önce de politik müzik vardı. Biz bunu yaratmadık. Fakat
müziğin dili üzerinde dönem siyasetinin, ideolojilerinin yarattığı bir
etki vardı. Dört parçanın hassasiyetleri bir bütün olarak yansımıyordu.
Belki Mihemed Şêxo’yu ayrı tutabiliriz. ‘Kürdistan’ın kanının pınarından
sizlere sesleniyorum’ diyerek, Kürt gençlerine bir çağrısı vardı. Onun
albümü Kürdistan’ın dört parçasında etki yarattı. Bunun yanında politik
Kürt müziğinde yeni bir tarz oluşturdu. Onu örnek aldık. Mihemed Şêxo
gerek kimliği, gerekse sanatı ile o dönemin temel taşlarından biridir,
politik Kürt müziğinde de herkesi çevresinde toplayan bir ışık
yaratmıştır. Koma Berxwedan da Kürt mücadelesinin, ideolojisinin, sanat
alanına etkileri sonucu kuruldu. O güne kadar örgütlü bir sanat
çalışması yoktu. Devrimin bir basamağı olarak örgütlendi.
Koma
Berxwedan bir müzik grubundan öte, bir okul görevi de gördü. Aynı
zamanda büyük mitinglerde dahi yakalanması zor olan ortak bir ruhu, o
coşkuyu yaratabildi. Şarkıları Kürdistan’ın en ücra köşelerine kadar
girerek, kitleler üzerinde büyük etkiler yarattı. Buradan hareketle
kurumsallaşması dönemindeki motivasyonu anlatır mısınız biraz?
Seyîdxan: Koma
Berxwedan tek taraflı bir mücadele yürütmüyordu. Büyük bir heyecan
yaratıyordu. Bu heyecan kaygısızdı, gönüllülük çerçevesinde
yürütülüyordu. Her türlü organizesini kendisi yapıyordu. Kolektif
çalışmayı prensip edinmişti. Bu gruba dahil olan insanlar temel
prensipleri, ilkeleri yerine getirmek zorundaydı. Bireysel kaygıya
kapılmadan, mücadelenin ve sanatın kaygısını taşıyan bir topluluktu.
Tabii yeni olan her şey gibi, çok zorlu şartlarda çalıştı başlangıç
aşamasında.
Kürtlerin
kültürel bellekleri baskı, katliam ve yağmalama nedenleri ile maalesef
yazınsal alanda günümüze yeterince ulaşamadı. Sözlü aktarım bu alanda
temel kaynaklar arasında. Bunun en önemli ayağını da dengbêjler
oluşturuyor. Koma Berxwedan da bu geleneksel mirasa sahip çıkmış, aynı
zamanda modern öğeleri de kullanmıştır.
Seyîdxan: Kültür-sanat
çalışmalarımız bir ihtiyaç doğrultusunda ortaya çıktı. Dönem itibariyle
gerek sol sosyalist ideolojiler, gerekse de Asya ve Afrika gibi
coğrafyalarda kurtuluş hareketleri, Ortadoğu’daki devrimci hareketleri
de etkiledi. İnsanlar bir arayış içindeydi ve bu Koma Berxwedan üyeleri
için de geçerlidir. Kürtler parçalanmış coğrafyalarında, sadece kendi
parçaları özelinde, yani yerel anlamda daha çok müziklerini
yansıtmışlardır. Dengbêjlik bu anlamda önemliydi. Fakat bu çalışmalar
yerelle kısıtlı kalıyor, diğer parçalara pek ulaşmıyordu. Direniş çok
fazla müziğe yansımıyordu. Mücadeleyi, ideolojiyi ifade etme, örgütlülük
çok fazla yok. Tabii tümden yok diyemeyiz ama sınırlıdır. Koma
Berxweden böyle bir misyonu üstlendi. Tarihi boyunca, yasaklanan,
sömürülen, yok edilmeye çalışılan değerleri de göz ardı etmedi. Bunlara
ulaşmak, derlemek, toplumla buluşturmak gibi bir misyonu da var. Dikkat
ederseniz ilk albümlerinde bu mirasın izlerini görebilirsiniz. Bir
taraftan mücadelenin sesini kitleye ulaştırırken, diğer taraftan halkın
emekle beslediği, koruduğu değerleri de ulaştırma hedefi gütmüştür.
Zaten mücadeleye hizmet aynı zamanda değerleri özgürleştirebilmekti.
Koma Berxwedan imkansızlıklarına rağmen bu değerleri kısmen yansıtmayı
başarmıştır. Botan’dan, Dêrsim’den, Mardin’den, Rojava’dan vb. gelen
sanatçılarla fikir alışverişi yapıp bilgilerini birleştiren bir kurumdu
aynı zamanda. Diğer taraftan tarihte yaşanan toplumsal acıları da müzik
kanalıyla yansıtmaya çalıştı. Mesela Ağrı direnişi.
Xelîl Xemgîn:
Kürt Özgürlük Mücadelesi ile birlikte Kürdistan’da sanatçılık anlayışı
da değişti, yeni bir boyut kazandı. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın
da önerdiği ideoloji, Koma Berxwedan için de geçerliydi. Dört parçanın
kültürel değerlerini buluşturan rengarenk bir gül bahçesi... Koma
Berxwedan da dört parçanın değerlerine sahip çıkmaya çalıştı.
Renklerimiz çok farklıydı. Mesela bende bir Efrînli, Seyidxan’da
Mardinli, Şemdin arkadaşta Serhatlı gırtlağı çıkıyordu. Bu tınılarla
müthiş bir zenginlik oluştu. Bu tınılarla bir düşünce çerçevesinde bir
araya gelmek, bizim sanatımızda çok etkiliydi. Gruptaki herkes bu ruhla
çalışıyordu. O günlerin şartlarında pedagojik bir rol de oynamıştır aynı
zamanda. Amatör ruhumuzla eserlerin özünü değiştirmeden, modern
araçları da kullanarak yansıtmaya çalıştık. Hepimiz amatördük, herhangi
bir eğitmenimiz de yoktu.
Koma Berxwedan kasetleri el altında dolaştırılarak insanlarla buluştu. Grup, kitleyi bu anlamda motive etmişti...
Seyîdxan:
Kürt Özgürlük Hareketi bir anlamda insanların özgürlük arayışına cevap
verdi, güven kazandırdı. Uyanışı hızlandırdı. Koma Berxwedan’ın eserleri
de bu anlamda bir mücadeleyi yansıttığı için çok önemsenen bir misyonu
vardı. İnsanlar baskı ve zulmün karşısında korunmak, aynı zamanda
eserleri yaymak için ünlü Türk sanatçılarının kasetlerinin içine Koma
Berxwedan’ı kopyalarlardı. Mesela, bir Zeki Müren kasetinin içine Koma
Berxwedan’ın şarkılarını kopyalayarak, çalışmaları halka ulaştırırlardı.
O günün duygusuyla yaşanan mücadele ve kahramanlıkları eserlerde
buluyordu halk. Mesela Diyarbakır Zindan Direnişi ya da şehit olan bir
arkadaşın kahramanlığı gibi... Bir gazetenin, derginin, mitingin
yarattığı etkiden çok fazlasını yaratabiliyordu.
‘Lê
Dayê’ gibi daha birçok eseri hala dillerde olan Koma Berxwedan’ın, o
bahsettiğiniz heyecanı yaratan bir misyonu yok bugün. 90’lı yılların
sonunda değişen sürece ayak uyduramayarak varlığını sona erdirdikten
sonra eski misyonunu yakalayamadı. Son olarak uzun bir aradan sonra
Rojava Devrimi’ni anlatan yeni bir albümle kitlelere ulaştınız. Koma
Berxwedan’ın misyonu günümüzde neden bu kadar sönük?
Seyîdxan:
Mücadele koşulları, değişimi, elbette duygusal yönü güçlü olan biz
sanatçıları daha çok etkiledi. Aramızda olmayan, şehadete ulaşan,
cezaevinde olan bir sürü değerli çalışanlarımız var. Koma Berxwedan
neden bu değişimi-dönüşümü, çıkışı sırasındaki heyecanı coşkuyu
yakalayamadı? Hem mücadelenin geldiği aşama hem de bireylerin duruşu
önemli bir etkendi. Grup üyeleri kendilerini ideolojik donanıma,
değişime tabi tutamadı. Kısmen değişim çabası vardı ama o direnişçi ruhu
yansıtan biçimde değildi. Sistemin etkisinin de grup üyelerini geriye
çektiğini düşünüyorum. Sanatın kurumlaşmasında etkilerin altında kalarak
misyonu geriye itildi. Grubun farklılaşması, daha büyük potansiyele
ulaşması hatta atölyeleri olan bir alanı olması gerekiyordu. Sistemin
dayattığı ‘siyaset ve sanat’ ayrışması dayatmasını çok aşamadı
sanatçılar. Bu yaklaşımlara karşı sanatın gerçekliğini ayakta tutma
görevi vardı. Bu noktada pasif kaldı Koma Berxwedan. Bizi bir partinin
ideolojik ayağı gibi kaba bir tabirle yansıtmaya çalıştılar. Siyasetten
kopuk bir sanat dayatıldı. Bu şartlarda siyasetten kopuk bir sanat
düşünemiyorum.
Xelîl Xemgîn: Koma
Berxwedan’ın mücadelede önemli bir ağırlığı vardı. Dolayısıyla sistemin
de hedefi oldu. Hatta 90’lı yıllarda , TRT’nin orkestrası bizzat bizim
eserlerin sözlerini Türkçe’ye çevirerek okuyordu. Bizim albümleri
dinlediği için yıllarca hapis yatan insanlar var. Abdullah Öcalan’ın
Roma sürecinde bir değerlendirmesi vardı, “Bu çalışma bir propaganda
çalışmasından öte, daha geniş kitlelere ulaşan bir çalışma olmalıdır”
şeklinde. Öcalan’ın esareti ile birlikte, aynı zamanda globalleşen
değerler, Türk devletinin dayattıkları, işte bir bütün olarak bunları
yan yana getirdiğinizde yepyeni bir tarz gerekiyordu. Bu gerçeği bugüne
kadar çok dillendiremedik. Koma Berxwedan ağır eleştirilere maruz kaldı.
Sistem kendini yeniledi. Türkiye de işte Kürtlerin hakları ile ilgili
aldatmaya dayalı reformlar yaparak, global sistemde kendisini güven
altına almaya çalıştı. Bizler bu geçiş sürecini çok ağır yaşadık. Aynı
zamanda imkansızlıklar içerisinde bir üretime geçemedik. Sistem
kurumlara saldırdı hatta sanatçıları da para ile satın almaya çalıştı.
Kurumumuz sadece sanatçı yetiştirmiyor, aynı zamanda kültürel, siyasi
donanımı da vermeyi amaç ediniyor. Fakat Koma Berxwedan’ın etiketini
kullanarak bireysel çıkar elde eden sanatçılar var. Herkes Koma
Berxwedan’dan 83 çıkışını bekliyor. Bugünkü şartlarda eskisi gibi
olmaz.
Peki Koma Berxwedan bundan sonraki süreçte neleri hedefliyor?
Seyîdxan: Büyük bir
sanat soykırımı ile karşı karşıyayız. Koma Berxwedan bunun farkında.
Geçmişimizden ders alarak, her şeye rağmen Koma Berxwedan kendine gelme
mücadelesi veriyor. Şimdilerde bireysel çalışmalar daha çok revaçta.
Grup çalışmalarının önemini kavratmamız gerekiyor. Kısa bir süre
içerisinde kurumsal bir çalışmaya girme hedefi içerisindedir. Eğitim
çalışmalarına yoğunlaşan, etkinlikler organize eden bir yapılanmaya
gitmeyi hedefliyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder