30 Eylül 2013 Pazartesi

Hüzünlü bir Rum coğrafyası: BOZCAADA

Hüzünlü bir Rum coğrafyası: BOZCAADA

ELİF SONZAMANCI

 Türkiye öyle bir ülke ki, hangi toprağını avuçlasan, toprak avuçlarında gözyaşı olup akar. Gözünün ucunun değdiği her yer acı bir tarihin izlerini barındırır. Zamanında Rumlara ev sahipliği yapmış Bozcaada da bu acı tarihi barındıran bir coğrafya. Bir tur aracılığı ile benimde yolum bu adaya düştü. Sadece ismen duyduğum bu adaya daha önce hiç gelmemiştim. Bir de tarih kitaplarında adı geçerdi “Bozcaada ve Gökçeada Lozan Antlaşması’yla birlikte Türklere verilmiştir” diye.

Aslında Ege tamamen yabancı olduğum bir topraktır desem daha doğru olur sanırım. Sonunda bir vesile ile adayı görme fırsatı buldum. Çanakkale Geyikli’den vapurla Bozcaada’ya vardığımızda harıl harıl bir koşuşturmacaya tanık oluyoruz. Turumuzun 30 Ağustos’a denk gelmesinden dolayı hummalı yapılan hazırlıklar ise 30 Ağustos’a yönelik yapılan törene aitti. Vapurdan indikten sonra ilk öğrendiğimiz şey adanın Rum ve Türk tarafı olmak üzere ikiye ayrıldığı.

Adanın mitolojik hikayesi
Mitolojik bir hikayesi olan adanın isminin Tenedos olduğunu öğreniyorum. Tenedos ismi Antik Yunan’dan kalma bir isim. Biraz rehberin anlattığı, birazda internette okuduğum kadarıyla hikaye şöyle: “Denizlerin Efendisi Poseidon’un çocuklarından biri, Kyknos adında bir kralmış ve Kolonai kentine hükmedermiş. Onun da Tenes adında bir oğlu varmış. Tenes’in annesi ölünce babası yeniden evlenmiş.  Üvey annesi Tenes’e iftira etmiş. Kral Kyknos bu iftiraya kanmış ve oğlunu bir sandığa koyarak denize attırmış. Sandık yüze yüze gitmiş, boğazdan geçerek Leukophrys Adası’nın (yani adanın daha önce bilinen adı buymuş) sahiline vurmuş. Ada halkı Tenes’i alıp kral yapmışlar ve adanın ismi Tenes’in adası anlamına gelen Tenedos olmuş.
Bir de halk arasında kullanılan “Tenes’in baltası ile kesmek” deyimi varmış. Genelde biri ile görüşmek istenilmediği zaman kullanılırmış. Bunun hikayesi ise şöyle: “Kyknos kısa süre sonra oğluna atılan iftirayı anlamış ve oğlundan özür dilemek için Leukophrys’e hareket etmiş.Tenes babasının gemilerinin limana yanaştığını görünce elindeki balta ile gemilerin halatlarını kesmiş.”  Mitolojik anlatısı aşayı yukarı böyle olan adaya Bozcaada ismi ise, adanın Lozan Antlaşması ile Türkiye’ye bağlanmasının ardından aldığı bilinmektedir.

Ada merkezi Cumhuriyet ve Alaybey olmak üzere iki mahalleye ayrılıyor. Cumhuriyet Mahallesi halk arasında Rum Mahallesi, Alaybey Mahallesi ise Türk mahallesi olarak biliniyor. Türk mahallesinde dikkat çeken bir mimari bulunmuyor. Fakat Rum mahallesindeki Arnavut kaldırımlı sokaklar ve evler insanın gözünü alıyor. Bozcaada gezimizde ilk olarak Türk mahallesine götürüyorlar bizi. Tarihi camisinin ardından, Türk mahallesindeki bazı evlerin, restore edilmediği ve yıkık dökük olduğu göze çarpıyor. Daha sonra merakla beklediğimiz Rum tarafına geçiyoruz. Evlerin mimarisi çok belirgin bir şekilde fark ediyor. İki taraf arasında öyle büyük bir mesafe bulunmamasına rağmen, görsel açıdan hissedilir derecede bir fark var. Eskiden iki taraf bir su ile bölünürmüş.

Şarap ve şarapçılığın bilinen adresi

 Rum mahallesinde ilk durak yerimiz  şarap imalathanesi. Bir depoda depolanmış yüzlerce şarap şişesi. Şarap yapmak bir Rum geleneği. Fakat adada pek Rum kalmadığından Türkler de bu işlerle uğraşıyorlar. Adada yetişen üzümleri tatmamak mümkün değil. Zira siz es geçseniz bile bir şekilde gözünüz değiyor ve muhakkak tadasınız geliyor. Çavuş üzümleri olarak bilinen üzümlerden yapılan şaraplar, markaya ait özel dükkanlarda, yada ada esnafı tarafından satışa sunuluyor. 


Şarap yeni alkol düzenlemesine takılmış

Eskiden satış sırasında bütün şaraplar tattırılırmış. Eski dediğimde birkaç ay önce. Zaten şarap alımını özel kılan da almadan önce tadına bakılması. Fakat Temmuz ayı itibariyle uygulamaya giren içki yasasından dolayı artık tattırmak yasak. Şarap almanın en özel kısmı olan ‘tadarak alma’ kısmını böylece yapamıyoruz. Şarapları bize tanıtan ve tadları hakkında bilgi veren kadınla kısa bir sohbet ediyorum. O da çıkan bu karardan memnuniyetsiz. Yakında dışarda görünmeyecek şekilde kamufle etmeleri gerektiğinin altını çiziyor. Oysa şarap bir kültür meselesi. Şarapçılık ise adadakilerin önemli bir geçim kaynağı. Bunun yanında  bu yıl 9. kez düzenlenecek olan ‘Şarap Tadım Günleri’ ise yine  alkol düzenlemesi nedeniyle iptal edilmiş. İşletmeler 500 bin liraya varan cezalardan çekindiği için bu noktada bir etkinlik yapmak istememişler. Burada bir parantez açayım. Bağlara gitme imkanımız olmadı ama otobüsle giderken bağbozumuna tanık olduk. Bağbozumu mevsimi olduğundan traktörler harıl harıl üzüm taşırken, insanlarda bağlarda çalışıyordu.
Şarap evlerinden sonra Arnavut kaldırımlı taş sokaklardan geçiyoruz. Adanın kilisesine vardığımızda  sakin görünüyor. Sessiz ve sakin görünen kilise Başbakanlık tarafından onarılmış ve üzerine de onarıldığına dair kapı gibi imza atılmış. Adada sayıları çok az olan Rumlar’ın ibadet yeri hala faal durumda. Rehberimiz kendince bilgi veriyor ama mübadele döneminden pek bahsetmiyor. El kaldırıp soruyorum ve doyurucu bir yanıt alamadığım için iş yine bana kalıyor. Adada çok kısa kaldığımız için ada halkı ile konuşacak zamanımız olmadı. Zamanımızı mevcut görülmesi gereken yerleri gezerek geçirdik.

Mübadeleden Bozcaada muhaf tutulmuş

1923-24 Türk-Yunan Zorunlu Nüfus Mübadelesi’nde  her ne kadar Bozcaada ve Gökçeada muaf tutulsada, Rum halkı zamanla adayı terk etmiş. Bunun için bir sürü neden sayılabilir. Azınlıklara tanınan haklardan faydalanamamaları, malların kamulaştırılması, mübale yıllarının ardından vuku bulan toplumsal olaylar ve halkta yarattığı korku. Mübadeleden muaf tutulma nedeni ise; Yunanlılar da olan Bozcaada ile Gökçeada Lozan Antlaşması ile Türkiye’ye veriliyor ve adalar halkı da mübadele dışında bırakılıyor. Daha sonra Lozan Antlaşması’nın ilgili maddeleri ise ihlal ediliyor. Ayşe Hür bir yazısında ada halkına yönelik Lozan ihlallerini şöyle dile getirmiş: “Lozan Anlaşması’nın 39/5. maddesine göre mahkemelerde kendi dillerini sözlü olarak kullanma; 40. maddesine göre giderlerini ödeyerek her türlü kurum (vakıf, okul vb.) kurmak, yönetme ve denetleme ve buralarda kendi dillerini kullanma; 41/1 ve 2. maddeler uyarınca önemli bir nüfus büyüklüğüne sahip oldukları il ve ilçelerde, anadillerinde öğretim yapabilmeleri için devlet, belediye vb. bütçelerden hakkaniyete uygun pay alma haklarını ise 1951-1964 dışında hiç kullanamadılar. Bozcaada’ya 1964 sonrasında binlerce Anadolulu yerleştirildi, İmroz’un 4,000 yıllık adı 1970’de Gökçeada diye değiştirildi. Son yıllarda ise Rumların geride bıraktıkları tapulu malları birer birer kamulaştırılıyor.”
Devletlerin yaptıkları tahribatları halklar öder. Yıllarca bu yara yüreklerinde kazınır. Savaşlardan bir tek güçlü ülkelerin devletleri mutlu olurlar. Halk ise böyle yıllarca toprak hasretiyle, korkuyla yaşar.

Arnavut kaldırımlı dar sokaklar

Rum Mahallesi görüntü itibarıyla, kalabalık ve kirli şehirlerden gelen bizler için adeta büyülü bir mekan gibi. Turistik olması itibarıyla, birçok kafe açılmış. Ev sıcaklığında döşenmiş kafelerin yanında sanatsal faaliyetlerde bulunuyor. Boş bir arsada rengarenk tablo ve heykel çalışmaları, çiçeklerle ve boyalarla renklendirilmiş Arnavut kaldırımlı dar sokakları, adanın Rum tarafının en göze batan güzelliklerinden bir tanesi. Turistik yer olması itibariyle ada halkı tarafından standlar da açılmış. Standlarda ise domates, patlıcan, nane reçeli gibi ilginç ürünlerle  karşılaşıyoruz.
Bozcaada’nın bende uyandırdığı hissiyat her ne kadar hüzün olsa da, halkların birbirinden ne kadar faydalanabileceğini de gösteriyor. Zira Rumlar’ın mesleklerinin çoğunu şimdi Türkler yapıyor.

Rüzgar gülleri

Son olarak sürekli rüzgarlı bir havası olan adada 2000 yılında faaliyete geçirilen rüzgar gülleri de bulunuyor.17 tane türbinden elde edilen enerji ada halkının ihtiyacının da üzerinde elektrik üretiyormuş. Adanın batısında bulunan  ve Bozcaada Rüzgar Enerji Santrali  olarak adlandırılan bu 17 türbin yılda ortala 30 milyon kw. enerji üretiyormuş. Alternatif enerji üretimine iyi bir örnek olsa gerek.
Rüzgar gülleri Bozcaada da son durağımız. Benim için ilginç bir deneyim oldu...

Alternatif Link:  http://www.yeniozgurpolitika.org/index.php?rupel=nuce&id=24476

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder