Roman ve Film karakteri olarak Sherlock
ELİF SONZAMANCI
Dedektif filmlerine yada romanlarına pek ilgi duyan biri değilim. Sherlock Holmes ile haşır neşirliğim yazdığım bir ödev vesilesi ile başladı. Eski filmlerini şöyle bir gözden geçirdim, çoğu İngiliz yapımı olmakla birlikte, hatırı sayılır filmlerdi. Ancak geçen yıl BBC'de yayınlanan, geçtigimiz aylarda ise ikinci sezonu izleyicilerle buluşan Sherlock dizisi bu filmlerden farklı bir özellik taşıyor. Dizi günümüz dünyasında geçiyor, oyuncuların performansı ise oldukça iddialı. Bu yazıda, yazı alanının sınırlı olmasından dolayı diziyi geniş şekilde ele alamayacağız. Bundan dolayı dizide kullanılan Kamera perspektifleri ve diyaloglar es geçilecektir. Bunun yerine Sherlock karakteri üzerine yoğunlaşacağız. Aslında diziden bahsetmeden önce Sherlock'un yaratıcısı Arthur Conen Doyle'dan bahsetmek gerekiyor. Zira günümüzde hala heyecenla takip edilen bir karakterin yaratıcıdır kendisi.
Ünlü karakterin yaratıcısı Doyle
Doyle 1859 Edinburg doğumlu. Babası bir alkolik olan Doyle'un hayatında annesi önemli bir yer tutuyor. Çünkü hikaye anlatımdaki yeteneği annesinden geliyor. Öyleki Doyle annesi sayesinde çoçukken gerçek ve fantazi dünyasında gezindiğini belirtir. Doyle aslında bir tıp öğrencisi. Hocalarından Prof. Dr. Joseph Bell ise Sherlock karakterini oluştururken ona esin kaynağı olacaktır. 1887 ilk kriminal hikayeleri yayınladı. Daha sonraları ilgi üzerine 1891'den itibaren hikayeleri bir dergide yayınlanmaya başladı. 1893 yılında bir kararla artık Sherlok yazı dizisini yayınlamama kararı aldı, fakat ilgi o kadar yüksekti ki, dergi aboneleri aboneliklerini iptal ettirdi. Aboneliklerini iptal ettirenlerin oranı ise 20.000 dolaylarında olduğu söyleniyor. Yoğun istek üzerine bir kaç yıl sonrasında Doyle hikayelerini tekrar yayınlamaya başladı. Doyle'un Sherlock üzerine 4 romanı ve 56 hikayesi bulunu
yor. Ayrıca belirtmek gerekir ki Sherlok üzerine bir çok film yapıldı. Sadece ''The Hound of Baskerville'' adlı hikayesini konu edinen 1900'lü yılların başlarından günümüze kadar 20'nin üzerinde film çekildi. Diğerlerini varın siz düşünün.
Bir roman karakteri olarak Sherlock
Sherlock'u bir film karakteri olarak daha iyi anlamak için roman karakteri olarak iyi tanımak gerekir. Bunun için yazımızın devamında Sherlok'tan bir roman karakteri olarak bahsedeceğiz. Sherlock özel bir dedektifdir. Partneri Dr. John Watson ile birlikte olayları bilimsel bir yöntemle çözmeye çalışır. Kendine özgü özellikleri olan Sherlock'un adresi ise Baker Street 221b Londra olarak geçer. Tesadüfen Afga
nistan'da savaştan dönen Dr. Watson ile karşılaşır ve bu adreste başına gelen olayların çözülmesini isteyen misafirlerini ağırlarlar. Romanlarda anlatıcı çoğunlukla Watson'dur. Onun ağzından tüm hikayeyi okuruz. Hatta Sherlock Holmes serisinin ilk romanı Kızıl Soruşturmada Watson, Sherlock'u şöyle anlatır: '' Kişiliği ve görünüşü, en dikkatsiz adamın gözünden bile kaçmazdı. Boyu birsekseni geçiyordu, öyleki, eğildiğinde bile oldukça uzun boylu görünüyordu. Zeka parıltıları okunan gözleri, etkileciydi. Şahin gagasına benzeyen ince burnu,tüm yüz görünüşüne atiklik ve kararlılık ifadesi veriyor, çıkık ve sivri çenesi de bir adamın kararlılığına işaret ediyordu. Ellerinde her zaman kurumuş mürekkep ve kimyasal madde lekeleri vardı. Kolay kırılabilir tıbbi araç ve gereçlerini kullanırken onu sık sık gözleme fırsatını bulduğum için, olağanüstü hassasiyete sahip olan parmaklarının, nasıl bir dokunuşa sahip olduğunu biliyordum''. (Doyle, Sir Arthur Conan,Kızıl soruşturma, Balina yayınları,İstanbul 2000) Ondan bu kadar etkileyici bahseden Watson görüldüğü üzere Sherlock'a olan hayranlığını gizlemiyordu. Sherlock ile Watson'un ilişkileri normal iş partnerlerinin ilişkilerinden farklı olmakla beraber, Watson Sherlock'a oldukça ilham veriyordu. Sherlock onun sayesinde daha iyi sentez yaptığını gizlemeden vurgular. Onun çalışma metodu da kendine özgüdür. Sherlock her defasında çalışma metodunu '' deduksiyon ve analiz bilimi'' olarak niteler.
Sherlock ve Dupin
Doyle Sherlock karakterini oluştururken, yine dedektif romanlarının babası olarak görülen Edgar Allen Poe'nun dedektif figürü olan C. Auguste Dupin karakterinden etkilenmiştir. Dupin kendi odasını terk etmeden olayları çözecek kabiliyete sahiptir. Dupin ve Holmes arasında her ne kadar benzerlikler olsada olayları çözme yöntemlerinde birbirinden ayrılırlar. Örneğin Dupin olayların akışına göre öncelikle rasyonel bir hipotez kuruyor ve hipotezin bütün yeni olgularını birbiri ile ilişkilendiriyor. Buna karşılık Sherlock ampiristik bir yöntemle olguları gözlemle
yerek işe başlıyor ve bunlar arasında bir ilişki kuruyor. Daha sonra olayların nedenlerine geri dönerek kademeli olarak ölüm şekline yönelik bir teori inşa ediyor.(bkz. Rühl,Christina, Jenseits von Schuld und Sühne,2010, s: 31) Kafalarımız karışmadan özet olarak söyleyebiliriz ki Sherlock Dupin'den esinlenerek oluşturulmuş bir karakterdir.
BBC'nin büyük yankı uyandıran dizisi
Şimdi asıl konumuza BBC'de yayınlandığında büyük bir izleyici kitlesi yakalayan Sherlock dizisine geçebiliriz. Aslında diziyi anlatmadan önce yine daha önceki bir yazıda da değindiğim romanların adaptasyonu üzerine bir iki kelam etmekte fayda var. Genelde romanları okuyup daha sonra filmlerini izleyen insanlar romanları daha çok beğenirler, filmleri daha önce izleyen ve romanları daha sonra izleyenler içinde durum aynıdır. Onlar ise filmleri daha çok beğenirler. Burada aslında altı çizilmesi gereken nokta roman ve filmlerin kendine özgü anlatım yöntemlerinin olduğudur. Filmlerde kitapta anlatılan her detaya yer verilemez ve film daha çok görsel bir dil kullanır. Şimdi diziye geçebiliriz
Sherlock dizisi iki sezonluk bir BBC dizisidir. Her iki sezonda da 3'er bölüm bulunmaktadır. Bugüne akdar çekilmiş dizilerden farkı ise Sherlock'u günümüze uyarlamasıdır. Son derece başarılı olan bu uyarlamada Sherlock'u Benedict Cumberbatch, Dr. Watson'u ise Martin Freeman oynuyor. Her iki oyuncunun performansı ise alkış tutulacak nitelikte. Dizinin hepsini burada anlatmanın imkanı yok. Bundan dolayı ilk sezonun ilk bölümünü burada mercek altına alacağız.
Pembe soruşturma
Sherlock dizisinin ilk bölümü ' A Study in Pink' (Pembe soruşturma) adını taşır, ki adında da anlaşılacağı üzere Doyle'un ilk anlatımlarından olan ' A Study in Scarlet' (Kızıl soruşturma) ten uyarlanmıştır. Doğal olarak hikaye ile yer yer farklılıklar göstersede öz olarak Sherlock'un karakter yapısına son derece sadık kalınmıştır. Dizide kitapta olduğu gibi Sherlock ve Watson bir arkadaşları yardımıyla tanışırlar ve ikiside bir eve çıkmak zorundadırlar. Adres ise Sherlock serisinin değişmeyen adresi Baker Street 221b'dir. Sherlock ve Watson ikilisi eve taşındıkları daha ilk günden heyecan başlar. Şehirde bir dizi cinayet işlenmektedir ve bu intihar süsü verilerek yapılmaktadır. Bir basın toplantısı sırasında orada bulunan herkes aynı anda telefonlarından mesaj alır ve ekranda yazılar uçuşmaya başlar. Bu stil aslında son zamanlarda Türkiye'deki dizileride etkilemeye başladı. Zira artık cep telefonuna yaklaşıp zumlamak yerine gelen mesajlar ekrana aktarılarak seyirciler de büyük bir zahmetten kurtarılıyor. Dördüncü cinayetin ardından işin içinden çıkmayacaklarını anlayan Müfettiş Lestrade Sherlock'un yanına vararak ondan yardım ister. Çünkü bu kez pembe giyimli bir kadın öldükten sonra bir mesaj bırakmıştır. Kadın tırnakları ile 'Rache' harflerini yere kazımıştır. Sherlock olay yerinde bulunanlar tarafından çok sevilen bir kişilik değildir. Bu ise onu daha çok arogantlaştırır. Yaptığı incelemenin ardından bu harflerin 'Rachel' adını oluşturduğunu ve aslında bunun bir a-mail adresi olduğunu bulur. Daha sonra kadının telefonuna ulaşmaya çalışarak katili yakalamaya çalışır. Bu arada başından geçenleri bir blogta anlatan ve bu sayede terapi olan Watson kovalamaca sırasında aslında ayaklarından rahatsız olmadığını ve kesinlikle bunun psikolojik bir vakha olduğunu farkeder. Özet olarak aslında suçlu bir taksi şofürüdür. Kurbanlarını kendi istekleriyle alarak onlara bir tüpte bulunan haplardan birini almaya zorlamaktadır. Haplardan birisi ise zehirlidir. Beyninde tümör bulunan ve çocuklarına daha iyi bir gelecek sağlamak vaadiyle bu işi yaptığını söyleyen taksi şoförü ise aslında gerçek suçlu değildir. Tüm bunların arkasında Moriarty ismi geçmektedir.
Baş karakter olarak Sherlock
Bu dizinin Sherlock Holmes adına çekilmiş film ve dizilerden farkının modern zamanda çekilmesi olduğunu söylemiştik. İngiliz oyuncu Benedict Cumberbetch'ın canlandırdığı Sherlock karakteri, karaktere yeni bir soluk kazandırmış gibi. Romanda aşina oldumuz Sherlock şapkası (Deerstalker) ve Sherlock ceketi (Inverness-Cape ) yerine son derece şık bir pardösü ve takım elbise ile Sherlock yeni bir imaja bürünmüş. Yenilikler bununlada bitmiyor. Sherlock filmlerinde genelde iletişim aracı telgraftır. Haberleşme bu yolla yapılır. Dizimizde teknoloji çağına ayak uydurularak dokunmatik cep telefonları ve laptop bilgisayarlar kullanılır. Ayrıca iletişim için birde bloğu mevcuttur. Sherlock karakterine modern bir görüntü katmak her ne kadar riskli olsada, dizinin raytingi ( pembe soruşturma için İngiltere'de 9,23 Milyon) bu riski almaya değdiğinin bir kanıtı.
Dizide romandaki Sherlock karakterine olduğu gibi sadık kalınmış. Çalışma metodu olan '' deduksiyon ve analiz bilimi'' dizide de önemli bir yer tutar. Kendi işini bilimsel olarak tanımlar. Doyle'un tıp okumasından dolayı Sherlock karakterini de bilimden uzak tutmaz. Romanda Sherlock kimya laboratuvarında çalışan biridir. Bunların yanında özellikle çavuş Sally Danovan onu piskopat olarak tanımlar. Daha sonra Sherlock kendisini bir psikopat değilde yüksek fonksiyonlu bir sos
yopat olarak tanımlayacaktır. Sherlock karakterinde önemli bir diğer özelliği ise kadınlara olan mesafesidir. Kadınlara ilgi duymaz ve hiç kadın arkadaşı yoktur. Dizide imalı bir şekilde homoseksüellğe vurgu yapılır. Watson ile bir sohbetlerinde bu konu geçer ve Sherlock aslında işiyle evli olduğunu ve yaptığı işte kadınlara yer olmadığını belirtir. Özetle söyleyecek olursak, dizide aslında sadece zamansal ve mekansal açıdan değişlik sözkonusu. Sherlock ve Watson karakterlerine son derece sadık kalınmış. Sherlock sevenlerin ilgi ile izleyebileceği bir yapım olduğunu söylemek mümkün.
06 Mayıs 2012 Pazar
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder